13 Eylül 2017 Çarşamba

Esrarengiz Okul Bölüm:3 • Kısa Korku Hikayeleri

Okulun ikinci günü sabah okula giderken tekrar hapishanenin önüne baktım. O adam yoktu ancak oradan hızlı adımlarla geçmezsem sanki birden belirecekmiş gibi geliyordu. Hızlıca okula girdim. Sınıfa girince geçen günkü gibi en arka sıraya oturdum ancak bu sefer yanıma gerçekten çirkin bir kız gelip oturmuştu. Dünden hatırladığım kadarıyla adı Sarah'ydı ancak sınıftaki herkes ona Pasaklı Sarah diye sesleniyordu. Bir süre gözlerini sonuna kadar açıp bana baktı. Sonra da '' çok yakışıklı olmuşsun.'' diyince tüm sınıf gülme krizine girdi. Kız bana doğru iyice yanaştı. Şişman bedeni yüzünden sıradan düşmemek için masaya tutunmak zorunda kalıyordum.
''Sence ben de güzel olmuş muyum?'' diye sorunca içimden gerçekten kusma isteği geldi ama yalan söylemek zorundaydım. Yüzüne bakmadan soğuk bir ses tonuyla ''evet'' dedim.

O sırada öğretmen içeri girdi ve sınıfı içten olmayan bir gülümsemeyle selamladı. Ardından öğretmeni fark etmediği için bağırarak konuşmaya devam eden bir kızı kolundan tutarak müdürün odasına götürdü. Geldiğinde tüm sınıfta sessizlik hâkimdi.

''Bugün oturma planı yapılacak bu oturma planında çok sert olmayacağım ama şu anda oturduğunuz yerlerden başka yere kıpırdarsanız size gerekli olan cezayı veririm.''

İtiraz edemeyeceğimi biliyordum. Kız bana bakıp gülümsüyordu. Ders boyunca bana dokunup durdu. Tüm dersler bittiğinde sonunda kızdan kurtulduğumu düşündüm ancak koridorda zorla koluma girerek yürümeye başladı. Ona bana dokunmamasını gün boyu söylememe rağmen vazgeçmiyordu. Jason'ın yanına gelene kadar beni kolumdan çekiştirip durdu sonrada '' servise gidiyorum ben tatlım'' deyip beni bıraktı. Gerçekten çok iğrençti. Jason gülmeye başlayınca ona aldırmadan okuldan çıktım. O ise gülme krizi bitince yanıma koşarak geldi.
''Üzgünüm dostum ancak sen onunla sevgili misin cidden?'' diye sordu hala kıkırdıyordu. Sert bir şekilde ''Hayır!'' dedim sonra sesimi biraz yumuşatarak devam ettim. '' Kız sabahtan beri yanımdan ayrılmadı sanırım bir kız tarafından taciz edilmiş ilk erkek olma ünvanını taşıyorum''

Jason gülmeye devam etti. Evet, o iyi bir dosttu ama şu anda alay etmesi hiç hoş değildi. Eve geldiğimde tamamen keyifsizdim yaşadığım olay hiç hoşuma gitmemişti. Hemen yatağıma yatıp uyudum çünkü gün hakkında annem bana soru sorucağında yalan söylemek için fazla yorgundum.

Aradan 4 hafta geçti her geçen gün kızın lakabı olan pasaklı bana geçmişti. Kişisel bakımıma ne kadar önem verirsem veriyim bu lakap her geçen gün kızdan arınıp bana geçiyordu. Jason hariç herkes okulda benden uzak durmaya başladı. Hatta 4.haftanın sonunda Sarah bile artık benimle konuşmuyordu. Bu gerçekten kötüydü çünkü asıl pasaklı ben değildim. Yürürken bile bana iğrenerek bakan insanlar rahatsız ediyordu. Carryhall'de uzak durulması gereken bir kişi olarak tanınmıştım
Okul sömestr tatiline girmeden yaklaşık bir hafta önce öğle arasında sınıfta oturuyordum. Birden sınıfa 2 öğretmen girdi biri Bay Brooks'du diğeri ise Fransızca öğretmenimiz Bayan Garcia. Beni yanlarına çağırdılar ve müdür odasına doğru çekiştirerek götürdüler. Herhangi bir disiplin suçu işlediğimi düşünmüyordum ancak sadece disiplin suçu işleyenler müdürün yanına giderdi.

Müdürün odasına girince Bay Brooks kapıyı kilitledi ve bana müdürün yanındaki sandalyeye oturmam için işaret verdi. Yavaşça oturdum. Korkudan ellerim titriyordu. Müdür Leo Wood bir süre koyu yeşil ve ürkütücü gözleriyle bana baktıktan sonra konuşmaya başladı. ''Jeff Hanson... Korkmana gerek yok seni okuldan kovmayacağız en azından şimdilik. Şu anki konumuz baban hakkında.''

Bu beni şaşırtmıştı. Müdürün babamı tanımasını hiç beklemezdim. ''Babam mı?'' diye sordum merakla.

''Baban şu anda burnunu sokmaması gereken olaylara burnunu sokuyor. Onu uyar ve bu okul hakkındaki soruşturmalarına son vermezse cezasını çekeceğini söyle ona.'' dedikten sonra önünde duran kahvesinden bir yudum aldı. Beyaz bıyıklarına bulaşan kahve midemi bulandırmıştı. İğrenç bir şekilde gülümsedikten sonra öğretmenlere kafasıyla işaret etti ve Bay Brooks beni sertçe çekerek ayağa kaldırdı. Kapıyı açıp sınıfa gitmemi söyledi ama ben sınıfa gitmedim. Aklımda bu kadar soru varken sınıfta duramazdım. Koşarak okuldan çıktım. Hapishanenin önünden geçerken tellerin hemen arkasında duran ilk gün gördüğüm adamı gördüm. Bana seslendiğinde bu sefer çok korkmamıştım. Durup ona baktım.

''Buraya yaklaş çocuk'' dedi. Sesinde tedirginlik vardı. Tellere doğru yaklaştım. Adam bana bakıyordu. ''Dikkatli olmalısın. Bir karar verirken iki kere düşün yoksa içinden çıkamayacağın belalara bulaşabilirsin'' dedi.
'' Beni nereden tanıyorsunuz? Ve neden bahsediyorsunuz sizi anlamıyorum'' dedim adama ancak o yine cevap vermedi sadece boş boş bakmayla yetindi. Bir süre cevap vermesini bekledim ancak havadaki sessizlik dağılmayınca yoluma devam ettim. Eve geldiğimde babam hala gelmemişti işten çıkmasına 3 saat vardı ancak benim o kadar sabrım yoktu. Evimizin önünden geçen dolmuşların birine binip polis merkezinin önünde indim. Babam cinayet büroda çalışıyordu. İçeri girdikten sonra mavi tabelaları takip ederek bir kaç kez yanılmış olsam da sonunda babamın çalıştığı büroyu buldum. İçeri girip babamın çalıştığı masanın önüne gittim. İşine o kadar adapte olmuştu ki bilgisayarın içine girecek gibi gözüküyordu. Gözlerini bir saniye bile kırpmadan çalışıyordu. Normalde böyle çalışan biri olduğunu sanmazdım ama bugünden sonra fikirlerim değişecekti. Babama seslendiğimde kafasını bilgisayardan kaldırdı ve bana baktı. İlk defa onun çalıştığı büroya geliyordum. Gözlerinin önüne gelen saçlarını geriye doğru itti ve bana ne olduğunu sorarcasına baktı. ''Konuşmamız gerek.'' dedim ciddiyetimi koruyarak. Yanındaki sandalyeye oturdum. '' Bugün müdür beni yanına çağırdı ve senin Carryhall Lisesi ilgili araştırma yaptığını söyledi. Ayrıca bunu durdurmanı söyledi. Yoksa cezanı çekermişsin ''

''Tabi öyle der.'' dedi babam biraz düşünceli bir tavırla.
''Olayın ne olduğunu anlatabilir misin bana? Benim okulumu ilgilendiren şey bence beni de ilgilendirir. Belki sana bu konuda yardım edebilirim'' dedim sakince. Ancak babam birden kaşlarını çattı.

''Sence ne araştırdığımı sana söyler miyim? Bu gizli bir iş Jeff anla artık şunu!'' diye bağırdı. Onun bana bağırması sinirimi bozmuştu ancak sakinliğimi korumaya çalıştım.

''Sadece ne olduğunu anlatabilirsin diye düşünmüştüm.'' diye cevap verdim. Ben ne kadar sakin olsam da babam hala bana kızgın bir şekilde bakıyordu. Sandalyeden ayağa kalktım. ''Pekâlâ, anlatman gerekmez benim okulum ve istediğim her yerini araştırabilirim. Bunu senin için değil kendim için yapacağım.'' dedikten sonra kapıyı çarparak dışarı çıktım. Okula doğru ilerledim. Okula vardığımda okul yeni kapanmıştı Jason kapının önünde beni bekliyordu. Ancak okul yerine dışarıdan gelince şaşırmıştı. Neden dışarıda olduğumu sorunca ona tüm olayı anlattım.

''Pekâlâ, şimdi ne yapacaksın ?'' diye sordu Jason. ''Okulu nasıl araştırmayı planlıyorsun?''
''Bilmiyorum. Belki okula bir göz atarak başlayabiliriz. Daha önce hiç bodrum katına inmiş miydin?'' diye sordum. Jason düşünür şekilde saçlarını karıştırdı.

''Hayır'' dedi. ''Ancak duyduğuma göre öğrenci arşivi varmış. ''

''O zaman biraz göz atmakta sorun olmaz herhalde'' dedim. Jason bir süre karşı çıktı ama sonradan onayladı. Okula girmek için akşam olmasını bekledik. Hava kararmaya başladı. Orman karanlık havada dehşet verici görünüyordu ayrıca hapishaneden de kavga sesleri geliyordu. Hava tamamen kararınca okuldan içeri girdik. Kapılar kilitliydi ancak birinci katın penceresi iki gün önce kırıldığı için oradan girebildik. Okulda kameralar vardı ancak karanlıkta da çekim yapan cinsten değildi. O yüzden ışıkları açmadığımız sürece hiçbir sorun yoktu. Birbirimizin ayak seslerini takip ederek aşağı kata birkaç tökezleme ile vardık. Aşağı katta bodruma tahta bir kapı vardı ancak kilitliydi.

''Anahtarları nereden bulacağız?'' diye sordu Jason.

'' Müdürün odasında anahtar olduğuna eminim.''

Geri yukarı çıkmak için döndüm ancak tammerdivene bir adım atmıştım ki ayağım kaydı. Düşerek bilincimi kaybettim.Kendime geldiğimde Jason gözümün önünde bir anahtar sallıyordu. Bu bodrum katınanahtarıydı hemen ayağa kalktım.  Başımdakisızlamaya karşı gelerek kilidi yavaşça açtım.



#4

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder