Uçak uyarısı gelince gözümü açmadan kemeri bağladım ve sarsıntının başladığını hissettim. Uçaktaki sarsılma azalınca gözlerimi açtım. Pencereye bakmamaya gayret göstererek cebimde katladığım kağıdı çıkarıp boş boş baktım. Başımı kaldırınca ön koltukta oturan Rose'un topuz yapılmış gür saçlarını görebiliyordum.
Zamanla canım sıkılmaya başlamıştı. Ayrıca içime nedensizce bir cesaret doğmuştu. Yüzümü pencereye yöneltip dışarıya baktım. Mavi gökyüzü ve bulutların arasından gözüken uçsuz bucaksız deniz... Korktuğum kadar kötü değildi. Uçak ilerlemeye devam ederken ufka doğru bakmaya devam ettim. Ne zaman karanın gözükeceğini merak ediyordum. Ufka odaklanmışken tam orda kahverengi bir çıkıntı gördüm. Orası Amerika olamazdı. Dört bir tarafı denizle kaplı küçük bir yerdi. Tanıdık bir yer... Bir anda kafamda parlak bir şimşek çaktı. Bu adadaki haritanın aynısıydı. Heyecanla Rose a göstermek için ayağa kalktığım an uçakta bir patlama sesi duyuldu. Ardından tüm uçak şiddetle sallanmaya başladı. Ben dahil herkes merakla ve korkuyla ne olduğunu anlamaya çalışıyordu. Bir anons gelmesini bekledik ancak hiçbir ses gelmedi. Rose da ayağa kalkmış ve dehşetli gözlerle bana bakıyordu. Uçağın içindeki basıncın arttığını hissederken tek duyduğum ses çığlık sesleriydi.
Uçağın düştüğünü biliyordum. Suya düşmesini ve bu sayede birilerinin hayatta kalmasını ummuştum. Ancak umudum böse gitti. Gözlerim kapanmadan önce tek gördüğüm kahverengi toprak ve uzun ağaçlardı.
Kendime geldiğimde her şeyi hatırlıyordum. Zaten bir daha asla unutamayacağıma emindim. Ancak bir gariplik vardı. Ölmemiştim. Gözlerimi bakmaya zorlayarak Rose'a döndüm. Kafasından şiddetli bir şekilde kan akıyordu ve gözleri cam gibi açıktı. Onun öldüğünü kabullenemezdim. Kalbime sert bir acı saplandı. Kalbimde bir buruklukla telefonumu çıkardım. Yardım çağırmam gerekti ama hep sinyal alan telefonum bu sefer sıfır sinyal gösteriyordu.
Hayatta olmalarını umarak pilot kabinine gittim. Giderken yerdeki cesetleri görmemeye çalışıyordum. Kapıyı açınca beynim olayları kavrayamamıştı. Pilot kabininde pilot yoktu. Bomboştu ve sadece cama yapıştırılmış bir kağıt vardı. Acayip bir şekilde kırılmamış cama.Kağıda yaklaşınca korkudan kalbim durmak üzereydi. Bu o haritaydı. Bende olan harita... Tek farkı ise büyük harflerle yazılmış cümleydi.
''ADAYA HOŞGELDİN''
PARİS'TEN AMERİKA'YA GİDEN UÇAK KAYBOLDU
Paris'ten Amerika'ya giden 'Lorder' havayoluna ait yolcu uçağı kayboldu. Hiçbir iz bırakmadan kaybolan uçakta pilot olmaması akla uçak korsanlarını getirdi. Radarlarda gözükmeyen uçak hakkında havayolu şirketi henüz bir açıklama yapmadı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder